top of page

Nefesin gibi...hayatında neleri bırakmak isterdin?

Güncelleme tarihi: 2 Mar 2023

Tarih boyunca nefes ve ruhaniyet arasında güçlü bir bağ kurulmuştur. Örneğin “ruh” ve “ilham” kelimeler’, “ruh” ve “nefes” olmak üzere iki anlamı olan Latince spiritüs kelimesinden türetilmiştir. Aynı şekilde psikoloji ve psikiyatri gibi terimleri türettiğimiz Yunanca psyche kelimesi de çeşitli şekillerde ruh, zihin veya nefes anlamına gelir.

Dünyadaki dinler, İslam, Hıristiyanlık, Budizm, Hinduizm, Yahudilik ve Taoizm tefekkür veya mistik dallarında, kişinin daha yüksek bir farkındalık durumuna veya doğrudan bir deneyime erişmesine yardımcı olmak için tasarlanmış nefes egzersizleri vardır.

Peki, nefes ve maneviyat arasındaki bu güçlü bağı nasıl açıklayacağız? Bu bağa katkıda bulunan pek çok faktör vardır. Her şeyden önce, nefes alma ve yaşam arasındaki bariz bağlantıdır. Diğer yandan duygusal bir fırtınanın ortasında güvenli, sakin bir yer bulmamıza, iç huşsar duygusu kazanmamıza yardımcı olabilir.

Nefesimiz gün boyu içeri girip çıkıyor ve çoğu zaman onu kontrol etmeye çalışmıyoruz - canının istediği gibi gelip gitmesine izin veriyoruz. Onu içeride tutmaya çalışırsak, bunu çok uzun süre yapamayacağımızı görürüz çünkü gerilim hızla artar; iç baskı artar ve vücudumuzda her türlü hoş olmayan duygu ortaya çıkar. Ve sonra, tekrar gitmesine izin verdiğimizde, salıverme hissi anında ve derindir.

Günlük yaşamımızda ne sıklıkla bir şeylere tütünürüz, inatla bırakmayı reddederiz? Eski acılara, kinlere ve şikayetlere tütünürüz. Yararsız tutumlara ve önyargılara tütünürüz. Suçlama ve adaletsizlik kavramlarına tutunuyoruz.

Diyelim ki partnerinizle yaptığınız o kavgayı kafaya takıyorsunuz, patronunuzun işlerinde yaptığı kaba yorumları tekrarlıyorsunuz, çocuklara karşı öfkenizi nasıl kaybettiğiniz konusunda kendinize bir suçluluk duygusu veriyorsunuz ya da hayatın size ne kadar adaletsiz davrandığına kafa yoruyorsunuz. Bunların hepsi sıkıca tutunmanın biçimleridir.



Peki nefesimizi bıraktığımız, tutamadığımız gibi tuttuğumuz bu şeyleri, bize yaşattığı streslerle, endişelerle, huzursuzluklarla birlikte bıraksaydık günlük hayatımızda neler farklı olurdu? Nefesi verdiğimizde kaslarımızın yaşadığı rahatlığı, tuttuğumuz zorlu durumlarda deneyimleseydik, hayatımız ne yönde değişebilirdi? Nefes bu sekilde metafor olarak kullanılsaydı, hayatla bağlantımızı kuran eski bir terim olarak hatırlanabilir miydi?*

*Russ Harris, Gerçeğin Tokadı adlı kitabından alıntıdır.




8 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page